İhtiyaç, genellikle bir eksiklik hissiyle başlar. Ama bazen o his, gerçekten eksikliğini çektiğimiz bir şeyden değil, bize sürekli “eksik olduğumuzu” dayatan dünyadan gelir.
Reklamlar, kampanyalar, parlayan etiketler... Hepsi bir ağızdan “şimdi almazsan kaçırırsın” diyerek bize sunulur. Oysa gerçek ihtiyaçlarımız aslında aceleci değildir. Sakindir ve en iyi şekilde karşılanmak için zamanını bekler. Kendisini fark ettirmek için bağırmaz.
Gerçek ihtiyaç nasıl tanınır?
Kişisel bakımımızda gerçek ihtiyaçlarımızı görebilmek için kendimize bir çerçeve belirleyebiliriz. Gerçek ihtiyaç:
Sorunu çözer. Cildindeki kuruluk, saçlarındaki matlık… Gerçek ihtiyaç bunlara cevap verir. Dolapta unutulmaz, rutininde yer bulur.
Kullanım sıklığına uygundur. Her gün ya da haftada birkaç kez kullanabileceğin kadar anlamlıdır. Hayatına kolayca karışır ama hayatını karmaşıklaştırmaz.
Uzun ömürlüdür. Dayanıklı, doldurulabilir, geri dönüştürülebilir bir formda karşına çıkar. Bir ömrü vardır, tek kullanımlık değildir.
Sağlık ve şeffaflık sunar. İçeriğini gizlemez. Etiketinde kimyasal bir labirent değil, güven veren bir sadelik vardır.
Değerini bilir. Ucuz değildir, ama pahalı da olmak zorunda değildir. Değeri, verdiği hisle, süresiyle, doğaya ve sana bıraktığı izle ölçülür.
Özetle: Tüketmek değil, seçmek.
Gerçek ihtiyaç seçmeyi öğretir. Bizi geçici bir hazza değil, kalıcı bir çözüme götürür. Çünkü seçmek, aynı zamanda vazgeçmektir. Her aldığın şey, sadece bir ürüne değil, bir üretim biçimine, bir değere ve bir dünyaya “evet” demektir. Bu yüzden satın almak, aslında bir oy kullanmaktır. Oyunu kime verdiğini fark ettiğinde, hem kendine hem dünyaya daha iyi davranmaya başlarsın.
Bir kremi basit bir bakım ürünü gibi düşünebilir ve üzerinde fazla durmayabiliriz. Ama aslında o sadece bir krem değildir. Kendine gösterdiğin özenin bir yansımasıdır. Bu özen, doğaya zarar veriyorsa, gerçekten “bakım” sayılır mı?
İhtiyaçlarımızı yeniden düşünmek, sadece alışveriş alışkanlıklarımızı değil, yaşama biçimimizi de dönüştürür.
Az al. İyi seç. Çok sev.
Kendine iyi bak, dünyaya iyi bak.